Basın Yayın ve Halkla İlişkiler
T.C. KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ
Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Birimi
15/05/2018 16:10:46 - 15/05/2018 16:10:46 - 21304 Okunma

Kırklareli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ile Mütercim Tercümanlık Bölümü’nün ortaklaşa düzenledikleri “1. Uluslararası Rumeli [Dil, Edebiyat, Çeviri] Sempozyumu” 12 Mayıs 2018 tarihinde Rektörlük Kültür Merkezinde gerçekleştirildi.

Sempozyum’a; Rektörümüz Prof. Dr. Bülent ŞENGÖRÜR, Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Mustafa S. KAÇALİN, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdüsselam ARI, Fen Edebiyat Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Mesut AYAR, TÖMER Müdürü Doç. Dr. Yakup YILMAZ ile çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı.

Dil, edebiyat ve çeviribilim alanlarında ortaya çıkan yeni konu ve sorunları uluslararası platformda ele almak, yeni bakış açılarının ve araştırmaların paylaşılmasına ortam hazırlamak, bilim insanlarını ve araştırmacıları bir araya getirerek etkileşimde bulunmalarını sağlamak amacıyla düzenlenen sempozyum, saat 10.00’da başlayarak farklı salonlarda ayrı oturumlar şeklinde saat 18.30’a kadar devam etti.

Üniversitemiz TÖMER Müdürü ve Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Yakup YILMAZ, etkinliğin açılış töreninde yaptığı konuşmada Uluslararası Rumeli [Dil, Edebiyat, Çeviri] Sempozyumu’nun düzenlenme süreci hakkında bilgiler vererek; “Üzerinde bulunduğumuz coğrafyadan ilham alarak adını verdiğimiz Uluslararası Rumeli [Dil, Edebiyat, Çeviri] Sempozyumunu kısmet olursa her yıl yine Rumeli sınırları içinde gerçekleştirmek niyetindeyiz” dedi.

Sempozyumda sunulan tebliğlerin RumeliDE dergisinde yayımlanacağını belirten Doç. Dr. YILMAZ; Kırklareli Üniversitesi Rektörlüğü, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Mütercim-Tercümanlık Bölümü, Kırklareli Üniversitesi TÖMER ve RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi’nin Sempozyum’un destekçileri olduğunu ifade etti.

Açılış töreninde konuşan Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Bülent ŞENGÖRÜR, Sempozyum’a ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Sepozyum’un adı ve içeriği itibariyle çok anlamlı ve değerli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Bülent ŞENGÖRÜR, şöyle konuştu:

“Anlamlı bir ad taşımaktadır ki burası bir Rumeli toprağıdır. Tarihimizin, kültürümüzün en sıcak, en duygusal, en neşeli ve en acılı anıları bu adla taşınmaktadır. Bu adla bizler Avrupa’ya geçişimizi anlatır, bu adla Viyana kapılarını hatırlar, bu adla biz Rumeli göçlerinin acısını hissederiz.

Değerli bir içerik taşımaktadır ki “Dil, Edebiyat ve Çeviri” aydınlanmanın üç ayağıdır. Dil, milletlerin hafızasıdır, her şeyini orada saklar. Edebiyat, dilin sanatla sunulmasıdır ve biz Türkler, yaşadığımız her zaman ve mekanda dili edebiyatla sunmayı hep bilmişiz. Mazimiz edebi ürünlerle dopdoludur. Ve çeviri, milletlerin birbirinden haberdar olmasının, zenginliklerin paylaşılmasının en etkili yollarından biridir.

‘Türkçe, Bir İmparatorluk Dilidir.’

Türkçe, bir imparatorluk dilidir. Bunu, Ortaasyadan bu yana yaşadığı tecrübeler göstermiştir. İmparatorluk dilleri, başka dillerle karşılaşmaktan, başka dillere kelime verip onlardan kelime almaktan, başka dillerle aynı eserde, aynı beyitte yan yana durmaktan, kendi kelimesinin yanına başka dillerin kelimesini de alıp kullanmaktan çekinmez. İmparatorluk dillerinde kendine güven doruk noktasındadır. Ancak kendine güven mevzuu millette biraz azaldığında bunun yansımalarını dilimizde hemen görmekteyiz. Türkçede böyle zaman ve durumlara çok örnek vardır.”

Rektörümüz ŞENGÖRÜR, konuşmasının devamında Türk edebiyatının ninniden masala, destandan hitabeye, gazelden kasideye, hâsılı halk edebiyatından klasik edebiyata kadar okumakla bitirilemeyecek kadar zengin olduğuna değinerek bu zenginlik aynı zamanda Türk milletinin inanç ve düşünce yapısını, hayallerini ve rüyalarını, gerçeklerini ve ıstıraplarını yansıttığına dair şu örneklere yer verdi:

‘Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum; Her lahza bir alev gibi hasretti duyduğum.’ sözleriyle Rumeli hasreti içimizi yakar.

“Kitabelerden “Daha ırmak, daha deniz; güneş tuğum, gök çadırım olsun!” idealini amaç edinirken, Uygurlardan “İyi ve Kötü Prensin Hikayesi”ni okuruz. Bir yandan “Kutluluk Veren Bilgi” ile siyasetimizi belirlerken öte yandan “Türk Dilleri Ansiklopedisi” ile  Türkçe öğretiriz. Bir yandan “Ey azizler işte başlarız söze...” diyerek Mevlitlerle coşarken, öte yandan “Baki, çemende hayli perişan imiş varak; benzer ki bir şikayeti var rüzgardan” diyerek başka âlemlere geçeriz. Sonra “Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten” deyip edebiyatı halk için kullanırız. Ve “Örtün, evet ey hâile... örtün, evet ey şehr” diyerek bazen içimize kapanır, çevreye küseriz. Ve “Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum; Her lahza bir alev gibi hasretti duyduğum.” sözleriyle Rumeli hasreti içimizi yakar. Han duvarlarını okur, duvarda yazılı bir dörtlükle ağlarız. Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuna acır, şehrin uğultusundan usanmış ruhumuza taze bir heyecan ararız. Ardından hayal iklimlerine yeni yeni yelkenler açar; deniz sarhoşlarını izleriz sahillerde. Geceleyin bir ses uykumuzu böler ve bir ürepertiyle aşığı olduğumuz o sese “Nerdesin” diye sorarız. Kimsesiz bir sokak ortasında ardımıza bakmadan yürür, yolumuzun karanlığa saplanan noktasında bizi bekleyen hayaller görürüz. Bursa’da eski cedlerin rüyasını görmek için şakırdayan şadırvan yanında, kuş sesleri arasında zaman geçiririz. Yaş otuz beşe gelmişse eğer, yalvarmanın yakarmanın nafile olduğu günleri hatırlar, bir namazlık saltanatı bekleriz.”

Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Mustafa S. KAÇALİN ise “Sözcük ve Sözlük Üzerine” başlıklı bir konuşma yaptı.

“Herhangi bir şeyle karşılaştığımızda tıpkı dil ve nesneyi öğrenirken yaptığımız gibi küçük küçük notlar almaya başlarız; ilk başta 5-10 sayfadan oluşan liste zamanla sözlük haline gelir” diyen Prof. Dr. KAÇALIN, hayatın ilerleyen dönemlerinde sözlüğe olan ihtiyacın azaldığına dikkat çekti.

Prof. Dr. KAÇALIN, konuşmasında “Bir dilde ilk öğrenilecek kelimeler selamlaşmalar, yiyecekler, fiiller, zıt kelimeler ve sıfatlar toplandığında yaklaşık olarak 3000 kelimeye ulaşıyoruz. Sözlük dediğimiz şey ise; bir yazarın kelime kadrosunun özel isimlerle birlikte yer alan 3000 kelimenin ilk çekirdeğidir. Sözlük yazdığınız zaman bu 3000 kelime zamanla 30.000 kelime oluyor. Ancak bu 30.000 kelime insanın ömrünü de bitiriyor” dedi.

Divanı-ı Lügatit Türk’ün önemine özellikle değinen KAÇALIN, Kaşgarlı’nın sözlüğünün üç-iki-bir, bir-iki-üç şeklinde kombinasyonla dizildiğini ifade ederek sözlükte yaklaşık 6000 kelime olduğunu ve bu kelimelerin iki insanın kelime haznesinde yer alan kelimeler kadar olduğunu söyledi.

Konuşmasının sonunda bazı işlerin büyüklüğünü anlamak için içinde bulunduğumuz ve bulunmadığımız durumun mukayese edilmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. KAÇALIN, Kaşgarlının kısıtlı imkânlarla sözlük çıkardığını; bugün pek çok teknolojik imkânın olmasına rağmen sözlük yapılmadığını ve bu sebeple Kaşgarlının çok değerli olduğunu dile getirdi.

TDK Başkanı KAÇALİN’in ardından İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Çeviribilim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Işın ÖNER: “Çeviribilimde Bir Yeniden Okuma” başlıklı sunumunu dinleyicilerle paylaştı. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zeki TAŞTAN ve Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hakan TAŞ’ın Sempozyumun önemi konusundaki konuşmalarının ardından açılış töreni katılımcılara günün anısına plaket ve hediye takdim edilmesiyle sona erdi. 6 farklı salonda eş zamanlı olarak yapılan sempozyum oturumları ve sunulan bildiriler için TIKLAYINIZ.

Sempozyum KLÜ

Facebook Twitter Google Plus
Sempozyum
Telefon Tablet Bilgisayar Bu website tüm cihazlarla uyumludur.