Basın Yayın ve Halkla İlişkiler
T.C. KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ
Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Birimi
24/03/2016 13:15:29 - 24/03/2016 13:15:29 - 18011 Okunma

Üniversitemiz İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü tarafından düzenlenen konferansta konuşan Sosyolog-Yazar Erol Erdoğan; “Kariyer peşinde şuursuzca, bilinçsizce kendi fıtratımızı, karakterimizi ve potansiyelimizi göz ardı ederek popülerizmin önümüze getirdiği kariyer peşinde koştuğumuzda kendimizi gerçekleştirmiş olmuyoruz. Kariyeri gerçekleştirmiş oluyoruz. Yani bize ait olmayan bir hedefi gerçekleştirmiş oluyoruz” dedi.

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi IV. No’lu Salonda gerçekleştirilen konferansa Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aykaç, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci dinleyici olarak katıldı.

“Kariyere Evet, Kariyerizme Hayır” başlıklı sunumunda Erol Erdoğan, kariyer merdivenlerini tırmanırken kariyerin hastalık ve virüslerinden kariyerizmin insanları tırpanlayıp biçimlendirmesine fırsat vermeme noktasında yapılabilecekleri dinleyicilerle paylaştı.  Kariyerin var olan bir şeyi biraz daha geliştirmeye dayandığını belirten Erol Erdoğan, kariyerin, sıfırdan icada, keşfe, zuhurata ve sıra dışılığa yüzde yüz olmasa bile büyük ölçüde kapalı olduğu değerlendirmesinde bulundu. 

Erdoğan konuşmasında şu görüşlere yer verdi: “Kariyer konjonktürel popüler bir şey. Kariyerin ortaya koyduğu karakter ile insanın kendi karakteri çatışabiliyor. Doğuştan hepimiz birer dahi, birer bilimadamı ve sanatçı olarak doğuyoruz sonra eğitim sistemimiz farklı yerlere götürüyor. 

Geçmiştekilerimizin idealleri, iyilik çabaları ve hayalleri olmasaydı, bugün birçok nimetten, teknolojiden, fırsattan ve imkandan mahrum kalacaktık. Bu yönüyle kariyer, büyük ölçüde icada, keşfe, sıradışılığa, yeniliği bu anlamda kapalıdır. Çünkü icadı ortaya çıkaran büyük ölçüde insanların karakteri, yetenekleri ve ihtiyaçlardır. Ama kariyerizm kısmen ihtiyaçtan değil daha çok ortaya konulan imajdan ve algıdan hareket eder.

Telefonu icat eden Alexander Graham Bell, dünya çapında meşhur olmak için bu icadı yapmadı. Telefonun icadında bir aşk hikâyesi var. Bir şey yapmak, bir iyilik yapmak için yola çıkıldı, yolun sonunda telefona ulaşıldı. Aslında telefonu icat eden Alexander Graham Bell’in babasıdır. Bir aşk hikâyesidir bu. Aynı zamanda sevdiği bir insanın hayatını kolaylaştırmak için gösterilen çabadır. Büyük icatların temelinde bir şey olmak için değil bir şey yapmak için yola çıkanların emeği vardır. Eğitim, insana, bir şey yapmayı, iyi şeyler yapmayı, güzel işlerin içinde olmayı, ihtiyaçları giderecek icatlar gerçekleştirmeyi öğütlemeli ve öğretmeli.

Kariyerizm, insan eksiltmeye dayalı bir mantığa sahiptir. Hâlbuki dini metinler bize ‘bir şey olun’ demez ısrarla ‘yapın’ veya ‘yapmayın’ der. Kur’an’ı Kerîm’de ‘Müslüman olun’ emri dışındaki tüm yönlendirmeler yapmak ve yapmamakla ilgilidir. Namaz kılın, hacca gidin, zekât verin, yardım edin, yetimi gözetin, sadaka verin, yalan konuşmayın, faizden uzak durun, kumar oynamayın, içki içmeyin, yolda kalmışa yardım edin, öldürmeyin, dedikodu yapmayın gibi. Sürekli ‘bir şey ol’ diyerek yetiştirdiğimiz gençlerin bir şey yapma ihtimali zayıftır. Yapsa bile bunu gerçekten iyilik için değil bir kariyer için yapacaktır, o da eksik bir iş olacaktır.

‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu’ şeklinde bir ayet var. Arapçası şöyle; Kul hel yestevillezine ya’lemune vellezine la ya’lemun. Eğitim felsefesi açısından bu ayete şöyle bakabiliriz. Gerçekten bilenlerle bilmeyenler bir olmaz, çünkü bilenlerin yapmakla yükümlü olduğu bir bilgi vardır. İslam bilim felsefesi ciddi bir fark söylüyor hepimize: Bildiğinle amel et ve bildiğini anlat. Bilgi amel için, iş için, iyilik için, kullanılmak içindir. Öyleyse bir şey yapmanın (amel-i salih) peşinde ol.

Popüler eğitim sistemleri çocuklarımıza ‘bir şey yapmayı değil, bir şey olmayı’ öğütlemeye başladı. İnsanı ‘Sen de bir yerde olabilirsin, haydi yarışa katıl, pasif durma, yanındakini geç.’ mesajları ile kuşatıyor. Gerçekten bu yeni akımlar insanı bir şey olma noktasında motive ediyor. Bir genç okula girdiği andan itibaren bir şey olmayı planlıyor. Doktor olmayı, mühendis olmayı, belediye başkanı olmayı, milletvekili olmayı, vali olmayı, kaymakam olmayı hayal ediyor. Bir öğretmen, öğretmenliği başladığı ilk gün müdür yardımcısı olmayı, okul müdürü olmayı sonra ilçe milli eğitim müdürü olmayı sonra il milli eğitim müdür olmayı planlıyor. Bunda bir sorun var mı? Evet, var. Çünkü medeniyet perspektifli bir dünyada insan bir şey olmayı değil öncelikle bir şey yapmayı hedeflemelidir. İnsan bir şey yaptığı zaman bir şey olur. İnsan iyi bir şey yaptığı zaman, iyi bir pozisyon elde eder zaten. Bu doğal bir süreçtir, öyle de olmalıdır. Bir şey yaptığımız zaman zaten bütün ünvanlar peşinden gelecektir. İnşallah güzel şeyler yaparsınız ve sonuçta harika bir kariyerleriniz olur.”

Konferansın sonunda İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Rengin Ak, günün anısına Sosyolog-Yazar Erol Erdoğan’a Rektörümüz Prof. Dr. Mustafa Aykaç adına teşekkür belgesi takdim etti.   

 

 

 

 

 

Kariyer Konferans Klü

Facebook Twitter Google Plus
Telefon Tablet Bilgisayar Bu website tüm cihazlarla uyumludur.