Basın Yayın ve Halkla İlişkiler
T.C. KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ
Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Birimi
14/12/2023 11:20:37 - 15/12/2023 11:20:37 - 646 Okunma

Üniversitemiz Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü tarafından 13 Aralık 2023 Çarşamba günü saat 14.00'da "Vefatının İkinci Senesinde Prof. Dr. Şaban Teoman DURALI’yı Anmak ve Anlamak" konulu Panel düzenlendi.

Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü sahibi, Fen-Edebiyat Fakültemizin kurucu dekanı ve felsefe alanındaki çalışmalarıyla tanınan merhum hocamız Prof. Dr. Şaban Teoman DURALI'nın anılarak bilim dünyasına sunmuş olduğu katkılar ve felsefi düşüncelerinin konuşulduğu panele; Rektörümüz Prof. Dr. Bülent ŞENGÖRÜR, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mesut AYAR, Turizm Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Mehmet Han ERGÜVEN, Üniversitemiz akademik ve idari personeli ile öğrenciler katıldı. 

Üniversitemiz İlahiyat Fakültesi Dekan Vekili ve Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet ÇAPKU’nun moderatörlüğünü üstlendiği etkinliğe; İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Cengiz ÇAKMAK, Üniversitemiz Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Can KARABÖCEK ve Dr. Öğr. Üyesi Elife KILIÇ panelist olarak katıldı.

Panelin moderatörü Prof. Dr. Ahmet ÇAPKU, konuşmasında DURALI'nın çok büyük bir filozof olduğunu ifade etti. Modern felsefe konusunda Duralı'nın başarılı çalışmalar yaptığını söyleyen ÇAPKU, "Dil aşığıydı kendisi. Hatta 'Ben dil milliyetçisiyim' derdi. Kendine has bir yazım dili oluşturduğunu biliyoruz. DURALI büyük bir filozoftur" dedi.

Panelin ilk konuşmacısı Dr. Öğr. Üyesi Elife KILIÇ konuşmasında DURALI’nın mekan ve doğa arasındaki ilişkiyi açıklarken, insanlık tarihinin kültürleri nasıl ortaya koyduğunu, hangi etmenlerin etkili olduğunu ve nasıl süreçler izledikleriyle ilgili felsefi görüşleri hakkında bilgiler paylaşarak şunları söyledi:

“DURALI bunu yaparken insanın biyolojik yapısıyla fiziki koşullara bağlı olduğunu fakat manevi yanıyla yani kültür, sanat ve felsefe yapan yanıyla da bütüncül bir yapıda olduğunu kabul eder. İnsan fiziki koşulların etkisine çok fazla maruz kalmakla beraber beşerden insana geçiş sürecinde kendi yapıp ettiği kültürel unsurlarıyla da onu aşmaktadır. DURALI, kendi yerel kültürünü anlamaya çalıştığı gibi yaygın Batı medeniyetini de açıklamaya ve dünyada neden bazı kültürlerin medeniyet olma noktasına gelirken bazılarının olmadığını, gerek fiziki şartlar gerekse toplumsal ve iktisadi şartlar altında incelemiştir.”

Panelin ikinci konuşmacısı Prof. Dr. Can KARABÖCEK konuşmasında DURALI'ya göre insanın yalnızca dirimsel, maddi bir varlık olan beşer olmadığını, beşeri kapsayarak aşan bir varlık olduğunu ve ayırt edici iki özelliğinin akıl ve ahlak olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:

“Akıl ve ahlakın kaynağı DURALI için Tanrı'dır. Akla uymamak, boş vermek Tanrısal armağanı reddetmektir. Bu açıdan aklı reddeden, irrasyonalist bir düşünce benimsenmez; ancak soyut akıl yürütmeyle hakikatin kapısına kadar geliriz. İçeri girmeyi sağlayacak şey ise sezgi'dir, duyuştur. DURALI, ahlak'ın kaynağını ilahiyatta görür. Tanrı'ya dayanmadan ahlak inşaa edilemez. Beşer'i, insan kılan unsurlardan birisi ahlaktır. Ruhilik-manevilik unsuru olmayan, nefsi denetleme altında olmayan, insanı yalnızca tüketim ve üretim yapan bir varlıktan ibaret saymak, insanı beşer'den ibaret saymaktır. İnsanı yalnızca tüketim yapan bir özne olarak görmek, yalnızca bireysel çıkarların peşinde koşan, haz elde etmeyi hayatın biricik gayesi olarak görmek, insanı beşer düzeyine indirgemektir.”

Panelin son konuşmacısı Prof. Dr. Cengiz ÇAKMAK da konuşmasında DURALI’nın çok yüce gönüllü, çok değerli bir filozof olduğunu belirterek şunları kaydetti:

“Şaban Teoman DURALI gibi filozoflar çağın akıntısına ve çağın değirmenine su taşıyan kişiler değildir. DURALI, sürekli akıntıya karşı kürek çeken değerli bir insandı. Klasik değerlere önem verirdi. Kompleksiz bir adamdı ve Batı dünyasını çok iyi biliyordu. İnat etmiş adam, olmayacak bir iş yapıyor, akıntıya kürek çekmek bu, Fransızlara Kant öğretmeye çalışıyor. Bir Fransız'a Kant öğretilebilir mi? Tarzı şuydu; Batı'ya Batı'yı öğreten bir adamdı. Hoca vefa insanıydı, elinden tuttuğu adamı asla bırakmazdı. En önemlisi yerli bir adamdı. Kaybederek kazanan insanlardandı O. Yurt dışında pek çok yerde çalışabilecek düzeyde olmasına rağmen ülkesine hizmet etti. Bize görgülü bir akademisyen olmayı öğretti. Bize mütevazı olmayı öğretti, bize sorgulamayı eleştirmeyi öğretti."

Panel, plaket ve teşekkür belgesi takdiminin ardından sona erdi.

Panel

Facebook Twitter Google Plus
.
Telefon Tablet Bilgisayar Bu website tüm cihazlarla uyumludur.